KOZMETİK VE CİLT BAKIMINDA KAÇINMAN GEREKEN 12 TOKSİK ETKİSİ OLAN MADDE

İÇERİK
Image

Hepimiz tüketiciyiz. Sağlığımıza zararlı bir ürün kullanmamak için kimyager olmak zorunda hissetmek istemiyoruz. Hangi içeriklerden kaçınacağınızı bilirseniz, etiket okuması ve ürün seçmesi daha kolay hale gelebilir. Maalesef ki çoğu üründe, tüketicilerin bilinçli olup kendi başlarına fayda/zarar hesabı yapması gerekli. Toksik maddelerin hücre ve DNA üzerindeki olumsuz etkileri üzerine hem fikiriz. PELCARE tüketicilerinin daha bilinçli olması için önem veren bir marka. Bu konuyu daha da önemseyerek “olmaması gereken” hammaddeler için bir liste çıkardık. Malesef son senelere kadar sektör mükemmel olmasa da tüketicilerin ihtiyaçları doğrultusu, sayıları artan hastalık sebepleri ile son 5 senedir uzun bir yol kat edilmek zorunda kalınıldı.

Sizlere bedende toksik etki yaratacak içerik gruplarını 12 maddede topladık. 


1. Kömür katranı boyaları

Bu pigment, maskara ve toz farlardan saç boyasına kadar güzellik ürünlerine mürekkep siyahı bir renk verir. Basitçe yanan kömürün bir yan ürünüdür. Yapılan çalışmalar tahriş edici ve potansiyel kanserojen etkisi olduğunu göstermiştir. Bu bileşenin kullanımı AB tarafından yasaklanmıştır ve ABD'de FDA tarafından kullanımına ilişkin bazı düzenlemeler getirilmiştir, ancak birçok “temiz” ürünleri savunan uzmana göre yeterli değildir. Maalesef ki kömür katranı türevi renklendiricilerin çeşitli varyantlarının yıllar içinde kullanımı yasaklanmış olsa da [konsantrasyon kısıtlamalarının yanı sıra zorunlu etiketleme], sektörde hala geniş ölçüde kömür katranı türevi renklendiriciler kullanılmaktadır.


2. DEA

Di etanol amin bileşiği çeşitli ürünlerde pH dengeleyici olarak kullanılır. Ne yazık ki cilt bakımı sektöründe çok kullanılır, yıkama ve sabunların köpüklü olmasının nedeni de budur. Cilt tahriş edici ve potansiyel bir endokrin bozucudur. İnsan bedenine zarar dışında aynı zamanda biyolojik olarak birikebildikleri için çevresel bir endişe de var. Çevrede biyoakonstrasyon bazen insanların düşünmediği bir konudur, ancak gerçekten düşünmeliyiz, çünkü sabunu vücudunuzdan yıkamanız orada durduğu anlamına gelmez: Kanalizasyona gider ve doğal kaynaklarımızda birikir. DEA ile birlikte, diğer iki muadilini de arayın: MEA (monoethanolamine) ve TEA (triethanolamine).


3. Dibütil Ftalat 

DBP, yaygın bir koku bileşeni, plastikleştirici (bir formülü daha esnek veya akışkan hale getiren bir katkı maddesi) ve çözücü (diğer aktiflerin çözülmesine yardımcı olan bir kimyasal) olarak kullanılan yağlı bir maddedir. Şu anda AB'de yasaklanmış olmasına rağmen, Amerika’da Kaliforniya gibi bazı eyaletlerde üreme sağlığını bozma potansiyeli nedeniyle tehlikeli madde olarak işaretlemiştir.


4. Formaldehit Salan Koruyucular

Ürünleri stabil tutmak için kullanılan bu bileşen sınıfı ciddi anlamda aldatıcıdır. Çok az ürün formaldehit içerdiğini açıkça söyler, ancak bazı koruyucular zamanla, sıcaklık değişimleriyle veya diğer aktiflerle temas ettiğinde bu tahriş edici maddeyi serbest bırakır. En yaygın olanlardan birkaçı DMDM hydantoin, Imidazolidinyl urea, Diazolidinyl urea, Quaternium-15, Bronopol (2-bromo-2-nitropropane-1,3-diol), 5-Bromo-5-nitro-1,3-dioxane, Hydroxymethylglycinate. Formaldehit birkaç nedenden dolayı bir sorundur: İlk olarak, hava kirliliğinden pasif içiciliğe kadar çeşitli kaynaklardan olası kanserojen ile sık sık temas ediyoruz; bu nedenle mümkün olduğu kadar maruz kalmayı sınırlamalıyız. 

Daha eski bir araştırma, tüm güzellik ürünlerinin dörtte birinde bir salınım maddesinin bulunduğunu ortaya koymuştur; ve ne yazık ki mevcut kozmetik endüstrisini değerlendirmek için bu çalışmanın daha güncel bir versiyonu bulunmamaktadır. AB, bir üründe ne kadar formaldehit bulunabileceğine dair kısıtlamalar getirmiştir (%0,2'den az).


5. Ftalatlar ve parabenler

Siz de cilt bakımı ürünlerini takip ediyorsanız muhtemelen iki büyük trendi duymuşsunuzdur: Ftalatlar ve parabenler.  Güzellik endüstrisinde neredeyse her yerde bulunur bulunur. Fonksiyonel tıp doktoru Frank Lipman, "2003 yılında Avrupa Birliği tarafından yasaklanan ftalatlar ve parabenler, kozmetik ve ilaçlarda koruyucu olarak yaygın şekilde kullanılan bir grup kimyasaldır," diyor. "Ancak her ikisinin de kanserojen olduğu gösterilmiştir." Aşırı kullanımları endişe kaynağı olmalarının en önemli nedenidir, çünkü dermal olarak emilirler ve çeşitli insan çalışmalarında düzenli kullanımla vücutta biriktikleri gösterilmiştir. 


6. Açıklanmamış Kokular

Kokularla ilgili en büyük sorun şeffaflıktır. Kokular ticari bir sır olarak kabul edilir ve bu nedenle markalar ürüne gerçekte neyin girdiğini açıklamak zorunda değildir - sadece içerik etiketine "koku" yazabilirler. Eski bir araştırma, "koku" ibaresi bulunan her üründe ortalama 14 açıklanmamış bileşen olduğunu ortaya koymuştur. 

Son birkaç yıldır temiz markalar daha fazla şeffaflığı savunuyor. Örneğin markalar esansın nereden geldiğini açıklayabilir; esansiyel yağlar veya güvenli sentetik kokular.

Ancak akılda tutulması gereken bir diğer unsur da hassasiyettir. Birçok insan doğal ya da başka türlü kokulara karşı hassastır ve kişisel nedenlerle ürünlerde bunlardan kaçınır. Bu nedenle birçok doktor, cildiniz kolayca tahriş oluyorsa veya egzama gibi rahatsızlıklarınız varsa "kokusuz" ürünler aramanızı tavsiye edecektir.


7. BHA ve BHT

BHA (veya bütil hidroksi anisol, beta-hidroksi asitlerle karıştırılmamalıdır) ve BHT (bütil hidroksi toluen), nemlendiriciler ve rujlar gibi kremsi makyaj ürünleri gibi birçok cilt bakım ürününde bulunan yakından ilişkili sentetik koruyuculardır. 

PEG'ler genellikle "penetrasyon arttırıcı" olarak formüle edilir, yani diğer aktiflerin epidermise daha fazla ulaşmasına izin verirler, ancak bunu yaparken doğal lipit bariyerinizi kırarlar. 


9. Petrolatum, PAH'lar

Petrolatum (Vazelin), muhtemelen petrol olarak tanıyacağınız, jelleşmiş bir mineral yağdır. Oldukça tıkayıcı bir bakım maddesi olarak kullanılır. Nemi hapsetmeye yardımcı olur. Petrolün rafine edilmesinin bir yan ürünüdür. Yine, zor ve tartışılan başka bir konu: Tamamen rafine edildiğinde, harici insan kullanımı için güvenlidir - çalışmalar herhangi bir sağlık sorunu olmadığını göstermektedir. Bir petrol ürünü satın alırsanız, denetlendiğinden ve tamamen rafine edildiğinin doğrulandığından emin olun - FDA markaların bunu yapmasını zorunlu tutmasa bile, çoğu marka bunu yapmalıdır.


10. Siloksanlar

Diğer adıyla silikonlar, genellikle cilt ve saç bakım ürünlerinde bulunur. Özellikle saç ürünlerinde fazlasıyla bulunur. Yumuşatıcı ve pürüzsüzleştirici ajanlar olarak kullanılırlar, cilt veya saç üzerinde sağlıklı, canlı teller veya cilt görünümü veren ince bir film sağlarlar. Bu bileşen sınıfıyla ilgili sorun iki yönlüdür: Birincisi, belirli silikonların insan sağlığı için potansiyel olarak tehlikeli olduğu ve ayrıca su kaynaklarımızda biyolojik olarak birikebileceği gösterilmiştir. İkincisi çok daha az tehlikeli olmasına rağmen yine de bilinmeyen bir gerçektir. Silikonun görevi saç ve cilt üzerinde bir film tabakası oluşturmak olduğundan, çıkarılması zor olabilir ve zamanla birikmeye neden olur. Bu durum özellikle saç bakımında yaygın olarak bulunan dimetikon için geçerlidir. Şu an neredeyse bildiğiniz tüm saç serumlarında vardır. Bu bileşen saç telini kaplar ancak şampuanla kolayca temizlenmez. Yani silikonlu ürünler en başta size hissiyat oalrak çok iyi gelir ama bu daha sonra bu ürünlersiz saçınızı eskisi gibi yumuşak bulamazsanız. Bu nedenle uzun süreli ve tekrarlanan kullanımlarda saçta bir hasar döngüsü yaratırsınız.


11. Sodyum lauret sülfat

Sülfatlar sabun, deterjan ve şampuanlarda bulunan köpürtücü ve temizleyici maddelerdir ve temiz güzellik endüstrisinde öfkeyle karşılanmaktadır. Birçok kişi sülfatların kanserojen olarak sınıflandırıldığını düşünse de aslında öyle değildir - AB'de de izin verilmektedir. Ancak, cildi, gözleri ve saçları tahriş ettiği ve tüm doğal yağları sıyırdığı için bu içerik sınıfından kaçınılması önerilmektedir. Dermatiti tetikleyebileceğinden, hassas ve iltihaplı ciltler için çok sorunlu olduğu gösterilmiştir. Ve son zamanlarda, önemli araştırmalar sülfatların cilt mikrobiyomunuz için oldukça yıkıcı olduğunu ve bunun da vücut üzerinde basamaklı bir enflamatuar etkiye sahip olabileceğini göstermiştir. Son çalışmalar cilt bariyeriniz tehlikeye girdiğinde, bunun sadece dış iltihaplanmaya değil, aynı zamanda iç iltihaplanmaya da neden olduğunu göstermektedir. Bir çalışmada, cilt bariyeri zayıf olan kişilerin kan dolaşımında, sağlıklı cilt bariyerine sahip olanlara kıyasla daha fazla proinflamatuar sitokin bulunduğu tespit edilmiştir.


12. Triklosan

Bu bileşen üzerinde son birkaç yılda önemli çalışmalar yapıldı. Araştırmalar, kişisel bakım ve hijyen ürünlerinde kullanımının kısıtlanması gerektiğini giderek daha fazla gösteriyor. FDA 2017 yılında antibakteriyel el sabunlarında kullanımını yasaklamış olsa da, bu madde diş macunlarında, bulaşık sabunlarında ve diğer temizlik ürünlerinde yaygın olarak bulunmaktadır. Klorofenol, yani kansere neden olan kimyasallar sınıfında yer almaktadır. Triklosan hormonları bozar, cinsel işlevi ve doğurganlığı etkileyebilir ve doğum kusurlarıyla ne yazık ki yakından bağlantılıdır.


PELCARE’in listedeki maddelerdeki hiçbirini içermediğini söylememize gerek yok. Bizim için en önemli unsur bedende toksiteye sebebiyet vermeyecek kadar temiz olmasıdır. PELCARE ürünlerinde başka nelerin bulunmadığını "Hakkımızda" sayfasından görüntüleyebilirsiniz.

Diğer içerik bilgilerinde görüşmek üzere.